Mide Asidi ve Önemi

 

Mide pH’ı 1,5-2,5 arasında olması gerekirken; yaş, bazı ilaçlar, yanlış beslenme alışkanlıkları,  mide pH’ının yükselmesine neden olmaktadır.

  •  Besinlerin sindirimine yardım eder, özellikle proteinlerin. Mideden salgılanan pepsinojen enziminin aktif hale gelmesi için asit şart.
  • Mide asidi bağırsaklardaki enzimleri aktifleştirmeye yardım eder. Safra boşalmasını uyarır.
  • Mide asidi, bize zararlı mikroorganizma ve allerjenler için bir bariyerdir. Bakterilerin, mantarların ve diğer canlıların etkisiz hale getirilmesine yardım eder. Bu özellik mide-bağırsak sağlığı için oldukça önemlidir. Çünkü mideyi geçen bakteri ve diğer organizmaların önünde başka engel kalmaz. Bağırsak mikrobiyotası bozulur, disbiyoz, SİBOgeçirgen bağırsak, irritabl bağırsak, candida istilası hep mide asidi ile bağlantılı sorunlar.
  • Mide asidi yetersizliğinde B12 vitamini yeterice emilemez .
  • Birçok biyokimyasal reaksiyonda yer alan çinkonun emilimi için de mide asidi şarttır.

Yetersiz mide asidi seviyeleri, aşağıdakiler de dahil olmak üzere bir dizi sağlık sorunuyla ilişkili:

  • Yemek sonrası şişkinlik, gaz, hazımsızlık, geğirme
  • Mide bulantısı, yanması
  • ishal veya kabızlık 
  • B12 vitamini eksikliği
  • Demir eksikliği (kansızlık)
  • Reflü (Göğüste ağrılı yanma hissi veya ses kısıklığı)
  • Midede ezilme, doymama hissi
  • Yemekten sonra uyku bastırması
  • Cilt ve tırnak sorunları
  • Saç dökülmesi
  • Kemik erimesi
  • Geçirgen bağırsak sendromu
  • Safra kesesinde taş
  • Diyabet
  • Astım
  • Romatizmal eklem iltihabı
  • İnce bağırsakta aşırı bakteri üremesi (SİBO)
  • Dışkıda sindirilmemiş yiyecek
  • Ağız kokusu
  • Ağır ter kokusu
  • Sindirim Kanalında Bozulmuş Flora (Patojenler – Parazitler)
  • Gaitada Sindirilmemiş Besin Parçacıkları

Mide asit yetersizliğinde yapabileceğiniz test 

Pancar Tüketimi Sonrası Kırmızı-Pembe İdrar

Mide pH’ını düşürmek için;

  • Ev Yapımı Elma Sirkesi
  • Laktofermente Turşular
  • Mide Asit Takviyeleri (HCL) kullanılabilir.

 

 

Fibromiyalji ve Beyin Sisi

Fibromiyalji ve Beyin SİSİ

Beyin sisi:

Yakın ve uzak dönem hafızasında sorun

Düşünme yeteneğinin bozulması

Düşünsel faliyetlerinin üzerine adeta sis perdesi çökmüştür.

Dikkat eksikliği

Konsantre olmakta zorlanma

Düşüncelerini toplamakta zorlanma

Karar vermede zorlanma

Kitap okurken başka düşüncelere dalma

Mental performansta yavaşlama

Kendini ortamdan kopuk hissetme

Bulunduğu ortamda farklı düşüncelere kayma, orda anda olamama

Kelimeleri unutma

Strese tahammül edememe

Aynı anda iki işi yapamama

olarak tanımlanır .

Fibromiyalj hastalığında genelde bozulmuş bir mikrobiyata,sızdıran barsak problemi vardır .

Sızdıran barsak problemi barsaktan kana geçmemesi gereken besin maddelerinin kana sızıntı yapması anlamına gelir.

Beyin normalde çok korunaklı bir yapıdır.Beyne geçmemesi gereken maddelerin geçmemesi için kan beyin bariyeri vardır .

Eğer kişinin sızdıran barsak problemi varsa  beyin bariyerinde bozulmalar oluşur .

Kazein ve gluten alt fraksiyonları kan beyin bariyerinden geçebildiğinde beyin seviyesindeki bağışıklık sistemi bu yabancı molekülleri temizlemekle uğraşır .

Oysa zayıf nöronları temizlemeleri gerekir.Buna yetişemez.Bu nedenle zayıf nöronlar elenmez ve kalır.Bu da yeni nöron yapımını engeller ve zayıf nöronlar engelliliklere neden olur.

Kan beyin bariyerinin bozulmasına etki eden .

-Beslenme şekli

Barsakda ne sızıntılı barsağa neden oluyorsa bunların da kan beyin bariyerinin bozulmasında etkili olduğu düşünülmektedir .O nedenle sızdıran barsakların düzenlenmesine yönelik beslenme tedavisi önemlidir .

Ayrıca

*Uyku problemleri: Beyin hücrelerinin temizlenmesi gece uyku sırasında temizleniyor .Uyku saati ve iyi uyku çok önemli.Melatonin salgılanması çok önemli .O nedenle saat 23.00-04.00 arası derin uykuda geçirilmeli.

*Kronik stres : Böbrek üstü bezinden kortizol salınmasıdır .Duygusal stres yada fiziksel stres kortizol salınımına neden olur.Kortizol genelde tedaviyi engelleyici bir faktördür .Bu nedenle mümkünse stres faktörlerinin ortadan kaldırılması, mümkün değilse stres yönetiminin öğrenilmesi,terapi ve rahatlama teknikleri konularında desyek alınması gerekmektedir.

*İnsülin direnci;kan şekeri dalgalanmaları : İnsülin direnci kan şekeri dalgalanmaları hpa aksını bozar .Hipotolamusla böbrek üstü bezi arasındaki iletişimi bozar .Stresi tetikler nöroenflamasyona yol açar.

*Egzersiz yapılmaması : Dokulara yeterince oksijen taşınmaz .Lenfatik dolaşım yetersizdir.Bu dokuların,organların yeterince oksijenlenememesi ve yeterince iyi çalışmamasına neden olur.

*Hazır gıdalarda bulunan msg :kan beyin bariyerini geçer,

Alkol ve nikotin toksin

Yukarıda saydığımız şeylere dikkat etmeye ek olarak kişiye özel beslenme protokolünün yapılması sızdıran barsakların onarılması, enerji sisteminin tekrar düzenlenmesi, detoksifikasyon kapasitesinin desteklenmesi,mikrobiyatanın düzenlenmesi, barsak duvarının  tamir edilmesi gerekmektedir .Bazı kişlerde gerekiyorsa sibo tedavisi, ağır metal tedavi yapılması da gerekebilir. Programın süresi, vitamin mineral destekleri  kişiye özeldir.Bu programları kişilerin tek başlarına yapmaları çözüm yaratmaya bileceği gibi uzun dönemde beslenme yanlışlıkları nedeniyle başka vitamin  eksikliklerine ve başka sağlıksız tablolara neden olabilir.

Diyetisyen Şule İskender Pekince

 

 

 

 

 

 

 

Fonksiyonel -Bütüncül Tıp Nedir?

Fonksiyonel Tıp -Bütüncül Tıp  Yaklaşımı:

Kişinin durumunu değerlendirirken bu gerek sağlıkla ilgili bir sorun olsun yada sistemsel bir durum olsun bu durumu  bütününü inceleyerek ve bütün sistemin birbirine bağlı olduğunun bilinciyle değerlendirmek ,ayrıca hastalık durumlarında kronik hastalıkların kök nedenlerini bulmayı amaçlar.Semptomları iyileştirmeye çalışmak yerine kök nedenleri ortadan kaldırmayla ilgilenen bütüncül bir yaklaşımdır.

Vücutta odaklanılan sistemler enerji- mitokondri sistemi, bağışıklık sistemi, bütünsel yapı ve kas iskelet sistemi, dolaşım sistemi, detoksifikasyon sistemi, hücresel iletişim ,sindirim sisitemi,dir.

Fonksiyonel tıp bakış açısıyla düzeltilmeye çalışılan:

-Asimilasyon Dengesizlikleri: Sindirim, emilim, mikrobiyota, solunum

-Savunma ve Onarım Dengesizlikleri: Bağışıklık sistemi, infl amasyon, enfeksiyon/mikrobiyota

– Enerji Dengesizlikleri: Enerji düzenlemesi, mitokondriyal fonksiyon bozukluğu

– Biyotransformasyon ve Eliminasyon Dengesizlikleri: Toksisite, detoksifikasyon

– Transport Sistemlerindeki Dengesizlikler: Kardiyovasküler ve lenfatik sistemler

-İletişim Sistemlerindeki Dengesizlikler: Endokrin, nörotransmitterler, bağışıklık sistemi habercileri

–  Yapısal Bütünlükteki Dengesizlikler: Hücre-altı yapıların zarlarından kas iskelet sistemine kadar

Fonksiyonel Tıp Hastalıklarında özellikle üzerinde durulan:

  1. Öncüller: Bir kişiyi bir hastalığa yatkın hale getiren genetik veya sonradan kazanılmış etkenler (Yaş, cinsiyet, genetik farklılıklar gibi).
  2. Tetikleyiciler: Hastalığın belirtilerinin ortaya çıkmasına yol açan etkenler (Fiziksel veya ruhsal travmalar, alerjenler, ilaçlar gibi).
  3. Kolaylaştırıcılar/Sürdürücüler: Patolojik değişikliklere ve işlevsel bozukluklara sebebiyet veren biyokimyasal ve psikososyal etkenler (infl amatuvar sitokinler, devam edegelen psikolojik stres, devam edegelen çevresel maruziyetler: küf, yetersiz ve kalitesiz uyku vs)

İzlenen yol :

Değerlendirme ve hasta hakkında veri toplama :

Kişilerin kan değerlendirmeleri hücresel boyutta bakılır.

Değerlendirme yapılırken çok yönlü değerlendirme yapılır.Yaşadığı çevre, maruz kaldığı toksik durumlar anne karnından günümüze çevresel ve ruhsal toksinler,sigara ,alkol durumu ,uyku düzeni,kaliteli uyku uyuyup uyuyamadığı, gece kaç kere kalktığı,rüya görüp görmediği, besin ağza girdiği andan itibaren çiğneme şekli, midenin durumu,sindirim şekli,barsakların durumu şişlikler, boşaltım sistemi -dışkılama sayısı şekli gibi tüm ayrıntılar Mental,emosyonel,ruhsal sistemler çok ayrıntılı anemlez alınarak değerlendirilir.

Genel olarak yapılmaya çalışılan : Toksik olabilecek maddeler vücuttan uzaklaştırılır .Vücunun sindirim sisteminin, boşaltım sisteminin doğru çalışması sağlanır, mikrobiyata düzenlenir, barsak duvarı ve barsak duvarındaki sıkı bağlantıları  çeşitli yöntemlerle (Diyet,kemik suları,glutamin gibi) tamir edilir, Vücudun detoksifikasyon kapasitesi desteklenir, Eksik mineraller yerine koyulur ve sistemi iyileştirmeye yönelik besin takviyeleri ile kişi desteklenir,Enerji metabolizmasının doğru çalışabilmesi için beslenme sistemi  şekli,saatleri,içeriği belirli bir süre değiştirilir.Vücudun kendi kendini tamir etme, iyileştirme mekanizmasının devreye girmesi sağlanır.Kişinin program süresi kişinin durumuna göre değişmektedir. Bu süreçte,kişilerin programlarını sürdürebilmesi için kişilerin desteklenmesi gerekmektedir.

Sonuç : Amaç iyileşme sağlandıktan sonra da  genel sağlık durumunun   devam edebilmesi için yapılmış olan  davranış değişiklikleri, dikkat edilmesi gereken yaşam tarzı değişikliklerinin sürdürülebilir olması için kişi yine desteklenmelidir. Programın nasıl devam etmesi gerektiği yine kişinin sağlık-hastalık durumuna göre değişkenlik gösterir.

Fonksiyonel Tıp yaklaşımı hangi hastalıklarla ilgilenir?

-Alerjiler

-Egzema, akne

-Sindirim sistemi rahatsızlıkları

-İnflamatuar bağırsak hastalıkları

-Romatoitartrİt

-Depresyon

-Otizm

-Dikkat eksikliği

-Sisli beyin

-Fibromiyalji

-Troit hastalıkları (Haşimato Troidi)

-İnsülin Direnci

-Hipoglisemiler

-Kronik Yorgunluk Sendromu

-Dirençli kilolar

-Düzelmeyen vitamin mineral eksiklikleri

-Fibromiyalji

-Ağrılar

-Alzeimer

-Parkinson

-Kısırlık

-Miyaljiler

 

Diyetisyen Şule İskender Pekince

 

 

 

Fibromiyalji

Fibromiyalji : Vücutta görülen genel kas,yumuşak doku  ağrıları ve hassiyettir.

Fibromiyaljide sıklıkla tetik noktalar veya hassas noktalar olarak adlandırılan vücut alanları bulunur. Fibromiyalji noktaları, hafif basınç uygulamakla bile ağrıya neden olabilen 18 farklı alanı içerir. Bu noktalardan bazıları :

  • Başın arkası
  • Omuz üstleri
  • Üst göğüs
  • Kalçalar
  • Dizler
  • Dirsekler

Fibromiyalji noktaları artık tanı için odak nokta değildir. Bunun yerine, üç aydan fazla bir süredir devam eden yaygın ağrı varsa ve ağrıyı açıklayabilecek teşhis edilebilir bir tıbbi durum yoksa fibromiyalji tanısı konabilir.

Fibromiyalji nedenleri nelerdir? 

İnsanların fibromiyalji sendromunda kronik yaygın ağrılar yaşamalarına neden olan faktörler de halen tam olarak anlaşılamamıştır. Bazı teoriler çeşitli faktörlere bağlı olarak beynin ağrı eşiğini düşürdüğünü ve önceden acı vermeyen bir şeyin zaman içinde çok acı verici hale geldiğini belirtmektedir. Bir başka teoriye göre, vücuttaki sinirler ve reseptörler uyarılara daha duyarlı hale gelir. Bu bireylerin ağrı sinyallerine aşırı tepki verebilecekleri ve gereksiz ya da abartılı acılar hissetmeleri anlamına gelir.Beyin ve sinir sisteminin normal ağrı sinyallerini yanlış yorumlayarak aşırı tepki göstermesi beyindeki bir kimyasal maddedeki dengesizlikten kaynaklanabilir

Başlıca nedenelerin şu şekilde olabileceği düşünülmüştür.

  • Enfeksiyonlar: Daha önceden geçirilmiş çeşitli enfeksiyon hastalıkları fibromiyaljiyi tetikleyebilir veya belirtileri kötüleştirebilir.
  • Genetik faktörler: Fibromiyalji sıklıkla aile üyeleri arasında daha sıktır. Araştırmacılar, bazı genetik mutasyonların fibromiyalji gelişiminde rol oynayabileceğini düşünmektedir. Fakat hastalıkla ilgili genler henüz tanımlanmamıştır.
  • Travma: Fiziksel ya da duygusal travma yaşayan insanlarda fibromiyalji ortaya çıkabilir. Rahatsızlık travma sonrası stres bozukluğu ile ilişkili bulunmuştur.
  • Stres: Fiziksel ya da duygusal travma gibi bir stres kaynağı vücutta aylar veya yıllar boyunca devam eden uzun süreli etkilere yol açabilir. Stres, fibromiyaljiye katkıda bulunabilecek hormonal bozukluklarla ilişkili bulunmuştur.
  • Kişilik yapısı: Daha çok hassas yapılı, mükemmeliyetçi ve olaylardan çabuk etkilenen kişilik yapısına sahip bireylerde görülür.

Nedenler net olmasa da, fibromiyalji atakları stres, fiziksel travma veya grip benzeri alakasız sistemik bir hastalığın sonucu olabilir. Beyin ve sinir sisteminin normal ağrı sinyallerini yanlış yorumlayarak aşırı tepki göstermesi beyindeki bir kimyasal maddedeki dengesizlikten kaynaklanabilir

Fibromiyalji için risk faktörleri nelerdir? 

Fibromiyalji kadınlarda erkeklere oranla daha sık görülür. Hastaların %80 ila 90’ı kadınlardan oluşur. Ailesinde fibromiyalji rahatsızlığı olan bireylerde hastalığın görülme sıklığı fazladır. Fibromiyalji bir artrit şekli olmasa da, lupus veya romatoid artrit gibi romatizmal bir hastalığa sahip olmak da hastalığa yakalanma riskini artırabilir.

Fibromiyalji atakları nasıl olur? 

Genellikle şiddetlenen ağrı ve artan yorgunluk fibromiyalji atağının ayırt edici özellikleridir. Atak sırasında kötü uyku kalitesi, karamsar olumsuz düşünceler, asit reflü gibi sindirim problemleri, kol ve bacaklarda şişkinlik, uyuşukluk ve karıncalanma gibi belirtilerde patlama görülür.

Fibromiyalji tanısı nasıl konur? 

Güncellenen tanı kriterlerine göre üç ay veya daha uzun süredir devam eden ve tıbbi nedene dayanmayan yaygın ağrı şikâyeti olan hastalara fibromiyalji tanısı konur. Fibromiyaljiyi tespit edebilen bir laboratuvar testi yoktur. Kan testileri diğer kronik ağrı nedenlerini dışlamak için kullanılabilir..Önce bu ağrılarınızın başka nedenlerle olup olmadığına baktırmak gerekir.

Fibromiyalji tedavisi nasıl yapılır? 

Fibromiyalji tedavisinin hedefi ağrıyı yönetmek ve yaşam kalitesini artırmaktır.

1)Beslenme :

Özel bir beslenme şekli vardır.Bu beslenme şekline antiinflamatuar beslenme diye adlandırılabilir.

Amaç: 

-Kişinin vücuduna aldığı toksik olabilecek besinleri kesmek 

-Kişiye ait ve hastalıkla ilişkili eksik mineralleri yerine koymak (Hastalarda kanda hen bazı değerler eksik çıkabilmekte bunların tamamlanması gerekmekte,hem de kişide bulunan krenik yorgunluk, uykusuzluk,enerji düşüklüğüne destek olucak besin destekleriyle desteklenilmektedir.Ayrıca inflamasyonu aaltmaya yönelik de besin desteği önerilmektedir)

-Beslenmemizde düzenlemeler yaparak,barsak sistemindeki mikroorganizma gerekirse bakteri yoğunluğunu da düzelterek barsak tamiri,barsak duvarı tamiri  yapmak ve toksik maddelerin barsaktan kana geçişinin önlenmesi

– Vücudun detoks kapasiyesini arttırmak,Karaciğeri desteklemek 

-Ağrıya neden olan sebzeleri beslenme programından çıkartmak 

-Çıkarılan besinlerin tekrar tanıtılması 

-Danışanın sağlıklı bir şekilde hayatını sürdürebilmesi için gereken beslenme düzeninin oluşturulması 

Beslenme ile danışanların ağrıları %90 oranında azaltılmaktadır.

Bu çalışmaların litaratüre girebilmesi için bu alanda daha çok çalışan uzmanlar ve daha çok iyileşen hastalar olması gerekmektedir. 

Biz danışanlarımızda bu etkiyi görmekte ve ağrısız hayata devam edebilmenin önemini bilmekteyiz. 

O nedenle bu beslenme şeklinin tam olarak yapılabilmesi için  danışanımızı yakın olarak takip etmekte her açıdan desteklemekteyiz. 

2)Yaşam Biçimi Değişikliği:

-Meditasyon

-Yoga

-Masaj

-Akapunktur 

-Fizik tedavi teknikleri 

-Egzersiz 

-Rahatlama teknikleri 

Fibromiyaljide egzersizin önemi ve fibromiyalji  egzersizleri nelerdir? 

Fibromiyalji belirtileri ve atakların kontrolünde egzersiz yapmak büyük fayda sağlar. Vücutta düzgün bir postür sağlayan, kasları kuvvetlendiren ve dayanıklılığını arttıran egzersizler fibromiyalji tedavisinin ayrılmaz bir parçasıdır. Egzersiz yapanlarda ağrı ve yorgunlukta hafifleme ve uyku problemlerinde düzelme olduğu görülür. Fakat yoğun egzersizler fibromiyalji belirtilerini daha kötü hale getirebilir. Bu nedenle fibromiyalji hastaları dikkatli olmalı, egzersiz yapmaya kendini çok zorlamadan hafif hareketlerle başlamalıdır. Öncelikle yürüyüş, yüzme, bisiklete binme gibi hafif aktiviteler yapılabilir. Zaman içinde kaslar geliştikçe daha uzun sürelerle aktiviteler planlanabilir ve daha farklı egzersizlere geçilebilir. Aerobik, germe ve güçlendirme egzersizleri kısa sürelerle başlanıp yavaş yavaş artırılabilir.

3)ilaç Kullanımı 

Fibromiyalji tedavisinde yaygın olarak kullanılan ilaçlar;

  • Ağrı kesiciler: Doktorunuz tarafından ibuprofen veya asetaminofen gibi ağrı kesiciler önerilebilir. Aşırı ağrı durumlarında özel reçeteye tabi bazı ilaçlar da kullanılabilir. Yan etki ve bağımlılık riskini azaltmak için minimum dozlarda ve kısa sürelerle kullanılır.
  • Antidepresanlar: Antidepresan ilaçlar bazen fibromiyalji ile ilişkili anksiyete veya depresyonu tedavi etmek için kullanılır. Bu ilaçlar ayrıca uyku kalitesini arttırmaya ve kronik ağrıları azaltmaya yardımcı olabilir.
  • Antiepileptik ilaçlar: Bu ilaçlar epilepsiyi tedavi etmek için üretilmiştir ancak fibromiyaljili kişilerde belirtileri azaltmaya yardımcı olabilir. Bu grup ilaçların ağır yan etkileri nedeniyle mutlaka doktor kontrolünde kullanılması gerekir.

Fibromiyaljinin negatif etkilerinden  korunma yolları nelerdir? 

Fibromiyalji hayat kalitesini son derece olumsuz etkileyen bir rahatsızlıktır. Fibromiyalji ve negatif etkilerinden korunmak için;

  1. Düzenli egzersiz yapmak
  2. Düzenli ve yeterince uyumak
  3. Çay, kahve gibi uyku düzenini bozabilecek içeceklerden kaçınmak
  4. Stresli durum ve ortamlardan uzak durmak
  5. ‘Sağlıklı beslenmek’
  6. Düzenli olarak fizik tedavi, kaplıca tedavisi, masaj gibi uygulamalardan yararlanmak
  7. Kendine zaman ayırmak, sevdiği arkadaşlarla vakit geçirmek ve hoşlandığı hobiler edinmek gibi yaşam tarzı değişiklikleri oldukça etkili yöntemlerdir. 

Sağlıklı, mutlu, hafif günler dilerim .

                                                                                                                                                      Diyetisyen Şule İskender Pekince 

Eliminasyon diyeti nedir ?

Bütün hastalıklar bağırsakta başlar demiş Hipokrat …

Günümüzde sağlıkla yapılan  son çalışmalarda bu durumu destekliyor.

Vücudun tolere edemediği besine karşı bazen intölerans bazen de alerjik reaksiyon gösterir.

Bu reaksiyonlar şişkinlik,gaz,kabızlık ,bulantı ,alerji olabileceği gibi kendini farklı şekillerde de gösterebilir.

Kronik yorgunluk,migren atakları,çözümsüz eklem ve kas ağrıları

Egzema ,kaşıntı kızarıklık , şişme şeklinde olabilir .

Ayrıca eliminasyon diyeti ile bazı rahatsızlıkların semptomları azaltılabilir

Dikkat eksikliği-Hiperaktivite  gibi

Eliminasyon diyeti kişiye vücudun da neyin reaksiyona neden olduğunu bulmaya yönelik bir diyettir ve bazı besinlerin belirli sürelerle diyetten çıkartılması ,bağırsak yapısının biraz iyileşmesi sürecinden sonra besinlerin tekrar tek tek  diyete eklenerek bağırsağa tanıtılması süreçlerini içerir.

Ilk aşama arınma

Ikinci aşama tekrar tanıtma

Gluten içeren besinler :buğday ,çavdar ,arpa

Kazein içeren besinler:süt, yoğurt, peynir  ve bunları içeren tüm besinler

Şeker,bal ve tüm şeker içeren ürünler

Tüm kuruyemişler:özellikle yerfıstığı

Turunçgiller

Baklagiller:soya  ve fasulye

Işlenmiş etler

Alkol

Çay

Kahve

Yapay tatlandırıcı

Diğer :ketçap,mayonez,nişasta ,mısır ,baharatlar ve soslar

Tüm paketli ürünler

Bu besinler 2-3 hafta boyunca diyetten çıkarılıyor

Daha sonra hergün 1şüpheli bir besin grubu  vücuda tanıtılıyor  ve iki gün boyunca vücudun tepkileri  gözlemleniyor

Kaşıntı,ciltte değişiklikler

Şişkinlik

Eklem Ağrıları

Başağrısı migren

Yorgunluk

Mide ağrıları ,kramplar

Bağırsak alışkanlığında farklılıklar

Bu semptomlar o besine intoleransınız olduğunu gösterir

Eleme işlemi bu şekilde devam eder

Tüm süreç yaklaşık 5-6 hafta sürmektedir

Eliminasyon diyeti uygularken mutlaka bir uzmanla beraber çalışılması gerekiyor

Kişinin bedeni daha da hassas hale gelebilir, yada uygulamayı yaparken birtakım vitamin ,minarel eksiklikleri yaşayabilirsiniz

NEDİR BU GLUTEN DEDİKLERİ ?

Nedir bu gluten ?

  • Gluten arpa,yulaf, buğday ,çavdarda ve maltta bulunan bitkisel bir proteindir.
  • Gluten içeren gıdalar yendikten sonra yenilen miktarlara ve vücudun verdiği tepkilere göre farklı isimlerde sınıflandırılırlar
  • Çölyak

  • Buğday, arpa, yulaf ve çavdarda bulunan Gluten adlı proteinin ince bağırsakta emilememesi sonucu meydana gelen hasara Çölyak hastalığı denmektedir. Çölyak hastalığında vücut glutene karşı bir yabancı istilacı gibi davranır. Bağışıklık sistemi glutene saldırırken bağırsak kanalının içini döşeyen tabakaya karşı hücuma geçer. Bu tepkinin sonucunda bağırsak duvarı hasar görür, emilim bozuklukları meydana gelir. Etkilenen kişide beslenme noksanlıkları, kansızlık, şiddetli sindirim problemleri gelişir, birçok hastalığın görülme riski artar. Gluten intoleransının en şiddetli formudur.
  • Çölyak otoimmün bir hastalıktır .Teşhisi için bir uzmana danışılıp özel testler yaptırılmalıdır

       Gluten hassasiyeti

  • Gluten hassasiyeti testlerle görülmez.
  • Gluten içeren besinler yenildiğinde klinik bulgular birkaç saat içerisinde görülür Kişilerde gluteni diyetten çıkardıktan sonra şikayetlerin %30 unda azalma ve diyetlerine tekrar 6-8 gr/gün (4 dilim ekmeğe denk ) ilave ettikten sonra şikayetlerin tekrar başlaması ile teşhis koyulur.
  • Kişilerin tolere edebildikleri gluten miktarı kişiden kişiye farklılık göstermektedir .
  • Gluten hassasiyetinde Çölyaktan farklı olarak üretim aşamasında ortamdan bulaşan gluten klinik sorunlara neden olmaz
  • Gluten hassasiyetinde yaşanan belirgin sorunlar
  • Mide barsak şikayetleri
  • Karın ağrısı
  • şişkinlik
  • Bağırsak alışkanlıklarının değişmesi(ishal yada kabızlık gibi)
  • Diğer şikayetler
  • yorgunluk
  • Eklem ağrısı
  • Kemik ağrısı
  • Baş ağrısı
  • Çabuk yorulma
  • Duygu durum bozuklukları
  • Zihin bulanıklığı
  • Dikkat eksikliği
  • Cilt sorunları
  • Sedef hastalığı
  • Dermatitis
  • Çölyak hastalığı 100mg/gün gluten tüketimi ile
  • Gluten hassasiyeti 6-8 gr /gün gluten tüketimi ile ortaya çıkar
  • Çölyak hastalığında gluten içeren gıdalar ömür boyu diyetten çıkarılır
  • Gluten hassasiyeti olan kişilerde 6 ay boyunca gluten içeren gıdalar verilmez .6 ay sonra glutenli gıdalar diyete yavaş yavaş eklenir kişinin şikayeti olmuyorsa artık glutenli gıdaları tüketilebilir 

 

 Gluten içeren gıdalar

  • Buğday, arpa, çavdar ve yulaf katkılı her türlü ürün. (un, bulgur, bulgur pilavı, irmik, makarna, şehriye, kuskus, ekmek, kek, pasta, kurabiye, bisküvi, börek, çörek, gofret, simit, kraker, dondurma külahı, unlu tatlılar, gluten içeren hazır salça, ketçap, un ilave edilen çorbalar, soslar, tarhana, yarma gibi).
  • Galeta ununa, una batırılarak kızartılmış tavuk balık gibi et ürünleri.
  • Malt kullanılan içecekler, bira votka cin v.b.
  • Guten içeren hazır çorbalar, köfte, pane harçları gibi hazır çeşniler.
  • Sirke, çikolata, puding, sakız, ketçap, mayonez, dondurma gibi gıdaların bazılarında gluten bulunabilmektedir. Bunlar yenilmeden önce muhakkak ürün hakkında bilgi edinilmelidir.
  • Tuzlu, soslu kuruyemişler, glutenle yapıştırıldığı için yasaktır. Ancak bunların glutenle işlem görmemiş hali, gluten içermeyen kuruyemişler yenilebilir.
  • Fonksiyonel Beslenme bakış açısıyla Gluten

  • Fonksiyonel beslenmede amaç barsak sistemini düzenleyip, barsak duvarının iyileşmesini sağlayıp, bağırsak geçirgenliği varsa bunu önlemek ve böylece kişinin önce bağırsak sisteminin iyileşmesini, buna bağlı diğer rahatsızlıkların, otoimmin hastalıkların gerilemesini ,iyileşmesini sağlamaktır.
  • Gluten hassasiyeti çok kişide görüldüğünden, bağırsağı tekrar yapılandıracağımızdan gluteni diyette kısıtlanır.

Fonksiyonel Tıp Diyetisyenliği

Fonksiyonel beslenme diyetisyenini açıklamadan önce fonksiyonel tıp nedir,normal tıp yaklaşımından farkı nedir onu açıklamak gerekir

Normal tıp yaklaşımı hastaya tanı koyar ve tedavisine başlar.

Fonksiyonel tıp ise bütüncül bir yaklaşımdır .Parçadan çok bütünle ilgilenir.

Danışanın hangi biyolojik sisteminde bir işlev bozukluğu olmuş da ,bu organizma yaşaması için gerekli olan kendi metabolizmasını koruma eğilimini kaybetmiş, diğer organlarla uyumlu çalışması bozulmuştur bu sorunun ana kökenine odaklanan bir yaklaşımdır .

Fonksiyonel Beslenme Uzmanı /

Fonksiyonel Beslenme Diyetisyeni kimdir ne yapar ?

 

Eğer kişinin sağlığında herhangi bir noktada sorun varsa ,kişinin sağlığıyla direk ilgili olduğu tespit edilen ,bozulan bağırsak sisteminin sağlığını tekrar kazanabilmesi için beslenme protokolleri hazırlar.

-alerji ve intölerans içeren besinler diyetten çıkarılır

-barsaklardaki parazit ve mantarların barsaktan uzaklaştırılması sağlanır.

-barsakta çoğalan kötü huylu mikroorganizma miktarının azaltılması ,iyi huylu mikroorganizmaların arttırılması sağlanır.

-Barsak duvarı,barsak villusları iyileştirilir.

-Barsak tekrar kendi sağlıklı haline kavuşturulur.

-Karaciğer ve böbreklerin detoks kapasitesinin arttırılır.

-Hormonal sistemin dengelenmesi sağlanır.

-Bunlara bağlı olarak hastanın duygusal durumunda da iyileşmeler ,berraklaşan bir zihin yapısına sahip olunması sağlanmış olur

-Hastalıklara göre beslenme protokolleri ile hastalığın seyrinin geriletilmesi ,hatta iyileşilmesi sağlanır.

-Sağlığa kavuştuktan sonra da vücudun sağlıklı çalışması için, sağlıklı bir hayatı uzun vadede sürdürebilmesi için ,hastalıklara yakalanmamısı için vücudu asıl sağlıklı formatında yaşamasını sağlayan beslenme protokolleri hazırlar

 

Fonksiyonel beslenme uzmanı ile cevap bulacağınız konular

-Sağlık ve hastalık durumu ve barsak ilişkisi

-Gastroindtestinal sistem ve immün sistem ilişkisi

-Sızdıran barsak sendromu ve neler yapılabilineceği

-Mide ve Barsak sorunları tedavi durumu

-Pankreas sorunları ve Fonksiyonel Beslenme Yaklaşımı

-Çölyak ,gluten alerjisi,gluten intöleransı ve fonksiyonel beslenme yaklaşımı

-Candida aşırı üremesi ve fonksiyonel beslenme

-Tiroit hastalıkları ve fonksiyonel beslenme

-Menepoz öncesi dönem ve fonksiyonel beslenme

-Menepoz sonrası dönem ve fonksiyonel beslenme

-Adet düzensizlikleri  ve fonksiyonel beslenme

-Polikistik over sendromu ve fonksiyonel beslenme

-Metabolik sendrom ve fonksiyonel beslenme

-İnsülin direnci ve fonksiyonel beslenme

-Kilo vermeye dirençli kişiler ve Fonksiyonel Beslenme

-Otoimmün Hatalıklar ve FonksiyonelBeslenme

-Fonksiyonel beslenmeye uygun tarifler

-Probiyotik kullanımı, nerde ,ne zaman

-Fermente gıdaların kullanımı, nerde, ne zaman

-Vitamin mineral eksiklikleri ve desteklenilmesi

 

 

 

 

Bağırsaklarımız ve Sağlığımız

Bedenimizin sağlığı için önce fiziksel bedenimizde iyileşme sağlamamız gerek
Amacımız var olan hastalıkların gerilemesi ,iyileşmesi ;
mümkünse hastalanmadan daha sağlıklı, daha kaliteli bir ömür yaşayabilmek

Hipokrat ‘Tüm hastalıklar bağırsakta başlar ‘ demiş
Günümüzdeki bilimsel çalışmalar bize her geçen gün bunu ispatlayan çalışmalar sunuyor
Bağırsaklarımız genel sağlığımız üzerinde önemli rol oynamakta
Bağırsağımız sağlıklıysa biz de sağlıklıyız
Bağırsağımız mutluysa biz de mutluyuz

Bağırsak sağlığımız anne karnında annemizin iyi beslenip beslenmediğinden ,bizi sezaryanla doğurup doğurmadığından başlıyor .Nasıl bir çevrede yaşadığımız,kullandığımız ilaçlar,besin zehirlenmesi geçirip geçirmediğimiz,yaşam tarzımız ve beslenme alışkanlıklarımız bağırsak sağlığımızı ve buna bağlı olarak tüm fizyolojik ve psikolojik sağlığımızı etkiliyor .
Bağırsağımızda milyonlarca mikroorganizma bulunmakta bu mikroorganizmaların çeşitliliği ,sağlıklı mikroorganizmaların varlığı ve sağlıklı mikroorganizmaların sağlıklıksız mikroorganizmalara oranı sağlık durumumuzu belirliyor .
Eğer yukarda saydığım şeylere dikkat etmiyorsak üstüne üstlük bir de kötü besleniyorsak bağırsağımızda sağlığımızı olumsuz etkileyen mikroorganizmalar arttıysa zamanla bağırsağımızın iç astarı da bozulmaya başlıyor .Bağırsağın iç duvarındaki hücreler birbirine dikilmiş kumaşlar gibidir normal durumda geçmemesi gereken hiç bir maddenin barsak dışına geçişine izin vermez.Bağırsak astarı bozulmaya başladığında hücreler arası açılmalar başlıyor .Bağırsaktan geçmemesi gereken besinler,zararlı mikroorganizmalar,gıda alerjenleri gibi yabancı moleküller kana geçmeye başlar .Bu durum vücudumuzda enflamasyon yani iltahaplanma olayının başlangıcı oluyor .Bu duruma Sızıntılı /Geçirgen bağırsak sendromu adı veriliyor .

Hasar görmüş bağırsaktan besin yabancı maddeler toksinler ,toksinleri temizleme görevi yapan Karaciğerimiz tarafından temizleniyor fakat bu maddeler fazla olduğunda bu yükü kaldıramıyor .Bağışıklık sistemi de bu maddelere karşı sürekli mücadele ediyor fakat bir süre sonra bağışıklık sistemi de mücadele edemez hale geliyor ve zararlı maddeler vücuttaki sağlıklı dokular tarafından emilmeye başlıyor .Vucudumuzun başka yerlerinde zincirleme reaksiyonlar başlıyor

Eğer ‘ sağlıklı beslenmiyorsanız’,sağlıklı bir bağışıklık sisteminiz yoksa ve otoimmün hastalıklara neden olan hastalık genini taşıyorsanız vücut içinde inflamasyon yani enfeksiyon olması kaçınılmaz oluyor

Geçirgen barsak sendromunun belirtileri ve
Geçirgen barsak sendromu nelere neden olabiliyor ?
-Şişkinlik,gaz
-Sindirim sisteminde kramplar
-Karın ağrısı
-Besinlere karşı intölerens
-Alerjiler
-Vücut ağrıları
-Kronik yorgunluk
-Bağırsak hastalıkları (ülseratif kolit ,huzursuz bağırsak sendromu )
-Tip1 diyabet
-çölyak
-troit
-cilt sorunları (akne ,egzama)

Geçirgen Bağırsak Sendromu yaşamamıza neden olan şeyler nelerdir?
-Aşırı şeker tüketimi
-nonsteroidal ilaçlar
-Aşırı alkol tüketimi
-Vitamin eksiklikleri
-vücuttaki enflamasyon
-vitamin eksiklikleri :D vitamini ,A vitamini ,Çinko
-stres
-bağırsak sağlığı
-mayaların barsakta normalden fazla çoğalması
-yetersiz beslenme
-düşük lif
-işlenmiş hazır gıdalar
-yüksek miktarda doymuş yağ tüketimi
-enfeksiyonlar

Neden Kilo Alıyoruz?

Kilo hepimizin çokça üzerinde düşündüğü bir konu.
Modern çağ insanına medya tarafından dayatılan bir Güzellik kavramı var. Bizlerde bu güzel kavramına ulaşmaya çalışıyoruz.
Önemli olan sadece görsel olan o kavrama ulaşmak. Her ne pahasına olursa olsun.
Sağlıklı kilolarda olmayı önemsemek yerine güzel görünmek hedef.
Ya bu durum sağlığımızı kaybettiğimiz bir güzellik olursa.
Hepimiz kilo vermek, diyet yapmak deyince birşeyler biliyoruz, fakat bunun ne kadarı doğru?
Bazen de gerçekten metabolizmamızdan ya da biyolojik bazı sorunlardan kaynaklanan durumlar var.

Önce gelin bir bakalım neden kilo alırız?

1)Aşırı Besin alımı :Günlük enerjinin alınması gerekenden fazla alınması
a)Karbonhidratlı besinlerin fazla alınması (pilav,makarna,ekmek,hamurişleri,tatlılar vs)
b)Yağ tüketiminin fazla olması
c)Yanlış beslenme alışkanlıkları
-Ara öğün yapmamak
-Bir öğünde çok fazla yemek yemek
-Duygusal durumlara göre beslenmeyi kontrol edememek üzüntü,sinirlilik mutsuzluk,tatminsizlik gibi duygusal dünyayla başa çıkamayıp yemek miktarını arttırmak
-Fast food tarzı beslenme

2)Fiziksel hareketin yetersiz olması

3)Kalıtımsal nedenler

4)Hormonal nedenler:
-Hipotrid :Troid fonksiyonlarının yavaş çalışması
-Hipofiz, böbreküstü, pankreas ve cinsiyet hormonlarının yapımında ve fonksiyonlarındaki bozukluklar
-Cushing sendromu
-insülin direnci
-Menepoz döneminde ki hormonel değişiklikler
sonucunda kişinin iştahı artabilir, bazal metabolizma hızı yavaşlayabilir (uyurken organların yaktığı kalori) ve enerji dengesi bozularak şişmanlık oluşabilir.

5)Vücutta bazı minerallerin azlığı
-Demir eksikliği
-B12 eksikliği
-Folik asit eksikliği
-Vit D eksikliği
bazı minerallerin azlığı kilo alma nedeni olabilir yada kilo vermek sürecini yavaşlatabilir.

5)Yaş ve cinsiyete bağlı nedenler: Yaşın ilerlemesiyle birlikte vücut çalışması için harcanan enerji(BMH) yavaşlar, fiziksel aktivite azalır.Harcama azaldığında enerji alımı azaltılmazsa enerji dengesi bozulur ve ağırlık artar.
Kadınlarda vücutta yağlanmanın erkeklere oranla daha erken başlaması, gebelik-emziklilik dönemlerinde alınan fazla kilonun verilememesi ve vücutlarındaki kas oranının daha düşük olması sonucu şişmanlık daha çok görülmektedir
Erkeklerde yağlanma 20 yaşında başlar 60 yaşında biter, kadınlarda daha erken başlar 70 yaşında biter.

6)Bazı ilaçlar
-Doğum kontrol hapları
-Psikolojik tedavide kullanılan ilaçlar : antidepresan, duygu durum düzenleyici ilaçlar
-Nöroloji alanında kullanılan ilaçlar

Kilo alma nedenimizi tespit ettikten sonra eğer bu biyolojik bir sorunsa önce o sorunu halletmeli, daha sonra sağlıklı beslenme eğitimi almalı, sağlıklı bir şekilde kilo vermeli sağlıklı kilo aralığında olmalı ve edindiğimiz beslenme davranış ve alışkanlıklarını hayatımıza uygulamalıyız.
Yaşam tarzı değişikliği yapılmadığı sürece vücut tekrar eski kilosuna geri dönecektir. Her yeni diyet programı bir öncekinden daha zor bir sürece dönüşecektir.

Amaç sadece görsel güzellik olmamalı.
Görsel güzelliği sağlıklı kilolarda, sağlıklı bir vücuda sahip olmak olarak algılamalıyız.

Şişmanlığın Yol Açtığı Sağlık Sorunları 3

ENDOKRİN VE METABOLİK BOZUKLUKLAR:

Şişman bireylerde diyabet, en sık görülen hastalıktır. Tip 2 diyabetiklerin yaklaşık % 80’inin hastalığın başlangıcında şişman oldukları saptanmıştır.

Şişmanlarda kan ürik asit düzeyi yüksek olduğu için gut hastalığı oluşma riski yüksektir.

Kan yağlarındaki yükselmeler, karaciğer yağlanmasına neden olabilmektedir.